En Son Bitirdiğiniz Kitap

[magical mystery dango-san]

tekrar görüşiciğimizi söylemiştim minna

okumakta olduğumuz kitap topici var ama bu başlığın daha mantıklı olduğunu düşündüm az önce. kitabı bitirip öyle konuşmak daha mantıklı. tabii her seferinde konuşma çıkar mı bilmiyoruz ama neyse.

en son, tatile laurence stern'in Tristram Shandy Beyefendinin Hayatı ve Görüşleri kitabını bitirip öyle çıkmıştım. eser ilk postmodern roman kabul ediliyor ve son derece çılgınca, son derece eğlenceli. bildiğimiz roman çizgisininse çok dışında. hatta biraz büyütürsem roman demeye bin şahit ister diyebilirim. neyse spoiler vermiyim okumak isteyen olursa şoku okurken yaşasın istiyorum ama kitabın başında yer alan ve orhan pamuk'un kaleme aldığı önsözü okumanın da insana en az kitabı okumak kadar keyif verdiğini söyleyebilirim. öncesinde pamuk okumuşluğum yoktu hiç, bu önsözle çok sevdim şimdi onu da okumayı düşünüyorum. ayrıca eklemeden geçemeyeceğim çeviri hakikaten çok çok çok başarılı. çok büyük emek harcanmış belli ki, bu koca kitabı -bir de ağır ki sormayın, birkaç kitapla birlikte durduğu için sehpa zorlanacak diye korkuyorum, tartsam ne kadar gelir acaba?- böyle başarıyla çevirdiği için nuran yavuz'un da ellerine sağlık diyelim. ayrıca da yapı kredi yayınları'ndan çıkmış. ayrıca da bu kadar, dağılabilirsiniz. ayrıca da her an tekrar görüşebiliciğimizi belirtmek isterim minna . hadi yeter gidin artık.




edit: ayrıca da eklemeden edemedim minna stern kitabı için şöyle diyor: "şehrin bir yarısı kitabıma ağır hakaretler ediyor, diğer yarısı göklere çıkarıyor. işin hoş yanı, hem hakaret ediyor hem satın alıyorlar" -hafızamdan aktardım kitap istanbul'da kaldığı için, gidip doğrusunu bulup da başımın etini yemeyin o öle diildi diye.

[colt]

hehe iyi düşünmüşsün, gerekli bir başlık
ayrıcana sende ne hafıza varmış, merak edip baktım aynısı valla yoksa başının etini yiyecektim

hmm hikaye okudum en son, Havada Bulut, Sait Faik'ten. ondan önce de Luzumsuz Adam'ı okumuştum. Her iki kitaptaki hikayeler de aldı götürdü beni.
Havada Bulut'un TRT'de dizisini yapmışlardı bir vakit, bu kitaptaki hikayelerden seçme konular senaryolaştırılmıştı. ciddi ciddi saatini bekleyip izlediğim tek televizyon programıdır. Sait Faik'i Nihat İleri oynuyordu... Şimdi kitabı okuyunca köpekli adamı, o dizideki Nihat amcanın çehresiyle canlandırdım kafamda hep. hikayeleri okudukça bu adamın yazdıklarının büyük kısmını yaşadığını düşünüyorum, yoksa bu kadar sıradan, doğal olaylar insanı hayalden öte bir gerçekliğe sörüklemez. sonra başka bir hikayeye geçip, senin o gerçeklik içinden çıkamadığını umursamadan başka bir akıntının insafına bırakmaz.
Şifayı kaptım bir kere başka hikayeciler bu kadar tat vermiyor bana.

[LuluNatu]

şehrin bir yarısı kitabıma ağır hakaretler ediyor,
diğer yarısı göklere çıkarıyor. işin hoş yanı, hem hakaret ediyor
hem satın alıyorlar"

inşallah benim kitabım da öyle olur

@colt-sama:
Filmi ya da dizisi yapılınca böyle kitapların filmler o kadar başarılı
olmuyor, ben bir tek aşk ve gurur'un filminin kitabı kadar -hatta belki
daha da- güzel olduğunu düşünmüştüm. Kitabı da sıkılıp bırakmıştım
zaten, o hikayelerinki nasıldı colt-sama, başarılı yapmışlar mı?

Ben
de kitap bitince hemen unuturum ama sanırım Hagakure'yi ya da
Olasılıksız'ı bitirdim en son. Ondan sonra aynı anda bin tane kitaba
başladım, bu yüzden kafam çok karıştı Neyse, Hagakure çok garip bir
kitaptı, onun hakkında ne yazacağımı bilemem şimdi, Olasılıksız'dan
bahsedelim. Ben de hemen unutuyorum ama inşallah yanlış bilgi vermem:

Kaliteli
bir Hollywood filmi gibiydi. Fizik, felsefe ve matematikle harmanlanmış
kurgusu, kötü amaçları olan patronlar, güzel kadınlar, silahlı
çatışmalar, nihayet bütün olayların kendisi etrafında döndüğü
başkarakterimiz; David Caine. Nefret ettiğim fiziğin ve bir türlü
öğrenemediğim matematiğin aslında neleri kanıtladığını gördüm bu kitabı
okuyunca. Aynı zamanda "her şeyin olasılık dahilinde olduğunu"
(çevremdekiler imkansızdan bahsedince zaten bu cümleyi çok sık
kullanıyorum ) Geleceği görmek de olanaksız değildir, ölümün
kıyısından milyon kere de olsa başarıyla kurtulmak da. Kumarda çok para
kaybedersiniz, ama iki dakika sonra iki mislini kazanabilirsiniz.

Kitabın
en iyi yanları galiba çok akıcı olması, bilgi verici olması, bu kadar
normal karakterlere rağmen (normal derken kitap film gibiydi, ama hepsi
klasik amerikan insanıydı) doğaüstü havasından ödün vermemesi ve tabii
ki de Grimes ile Forsthe'un atışmaları Grimes
ne kadar pis olursa olsun o karakteri seviyorum, iyi laf sokuyor xD


Kötü yanları ise amerikan filmlerine bu kadar çok benzemesi sanırım.

Spoiler:

Neyse güzel kitaptı, sonu da iyi bağlanmıştı. Okuyup okumamak sizin kararınız

[Mahlas_Kafkef]

jack london halk avcılarını okudum vasattıxD

[colt]

@colt-sama:
Filmi ya da dizisi yapılınca böyle kitapların filmler o kadar başarılı olmuyor, ben bir tek aşk ve gurur'un filminin kitabı kadar -hatta belki daha da- güzel olduğunu düşünmüştüm. Kitabı da sıkılıp bırakmıştım zaten, o hikayelerinki nasıldı colt-sama, başarılı yapmışlar mı?

tadı damağımda kaldı lulu-chan. bir kere "bilmem kimin ölümsüz eserinden..." denilerek katledilmiş bir yapım değil inan ki. çünkü oyuncuların tamamı gönüllü oynamış, para talep etmemişler. öyle yabana atılır, keşfedilmeyi bekleyen, bunun için o dizi senin bu dizi benim koşturan oyuncular da değil hiçbiri. Ayla Algan, Nihat İleri, Güven Hokna, Ali Sirmen, Rüştü Asyalı, Levent Ülgen, Erdal Tosun, Ozan Güven, Altan Erkekli, Yaşar Güner... eminim hepsi de Sait Faik okumuştur, okuyorlardır.

kitap da dizi de çok güzeldi. 1940'lı yıllarda Burgaz adası ve İstanbul arasında, Türkler ve Rumların iç içe geçmiş yaşamlarını anlatıyor. her karakterin bir hikayesi var, o yüzden konusu çok dolu. kahvede ya da meyhanede oturan çoğu önemsiz kişi bile Sait'in hikayelerinden birinde betimlenmiş karakterlerdir. yayın hakkını bir televizyon kanalı alsa da tekrar gösterilse keşke...

senin romanını okumadık daha, umarım bir gün okur, yorumları da bu başlığa yazarız.

[LuluNatu]

bulunursa indirebilirsin aslında diziyi. Hoş o zaman da havası bozulabilir...
Bu arada benim ilk postum bir garip gelmiş, burada yazdığım postlar kapanıyor bazen de ondan. Not defterine yazıp kopyaladım bu yüzden yamuk yumuk

[gakuenn]

Ejderha döveli kız,ateşle oynayan kız.........
Çok güzel kitaplar.Film uyarlamalarıda izlediğim eniyi uyarlamalardı.Tavsiye ederim.Fim Norveç yapımı olmasına rağmen Hollywood yapımı fimlere bin basıyor.

[magical mystery dango-san]

Swann'ların Tarafı bir dakika kadar önce bitti.




kendisi şu an mideme oturmuş bulunmakta. sindirmem de epey vakit alacak gibi, titrek ateşini kollarıma kadar yaydı çünkü.

Swann'ların Tarafı, daha önce "okumakta olduğunuz kitap" topicinde de belirttiğim gibi, Marcel Prous'un Kayıp Zamanın İzinde adlı dizisinin ilk kitabı. yine orda belirttiğim gibi edebiyatımızın çok önemli bazı isimlerini de son derece etkilemiş bir eser.

aslında arkadaşımın fikri üzerine okumaya başladığım bir romandı; ama şimdi düşünüyorum da, romanın ne olduğunu bu kitapla öğrendim sanki. daha önce hiç roman okumamışım gibi geliyor -üstelik Suç Ve Ceza da dahil daha önce okuduklarıma-, gerçek anlamda okuduğum ilk romandı.

bu derece yetkin, bu derece seçkin, böylesine büyülü bir eser az bulunur herhalde. tanpınar'a o ustalıklı, sihirli cümleleri esinleyen roman da ancak böyle bir üsluba sahip olurdu herhalde. her cümlesinin kendi tınısına, rengine, kokusuna, tadına, büyüsüne sahip olduğu bir edebiyat abidesi, gerçek bir şaheser. üstelik bu incelikli, sanat dolu üslup sıradan bir öyküyü anlatmak için de kullanılmış değil. yedi kitaptan ilkini bitirmiş olmama rağmen nereye gideceğini hala bilmediğim; uçsuz bucaksız bir bilinmezin uzaktan seçilen ufku gibi görünen bir kısmını anlayabildiğim karmaşık bir öykü bu. insan ruhunun en derin noktalarına nüfuz eden bir kavrayışın, bir bilgeliğin zekasının ürettiği; zamanıyla, mekanıyla, -karakter diyemiyorum- insanıyla büsbütün bir gerçeklik yaratan bir dehanın eseri. combray'nin, paris'in, hatta balbek'in, champs-élysées'nin havasını ciğerleirmizde soluduğumuz, binbir çiçek türünün, akdikenlerin, menekşelerin, leylakların 'rayihasıyla' okşandığımız, anneden ayrılırken aldığımız iyi geceler öpücüğünün acısıyla yüreğimizi burkan, insan denen ilahi varlığı bilincinin ve bilinçaltının en derin, en karanlık noktasına tanıklık ettiren bir düş neredeyse.

hani neredeyse bir kitapla arındığımı, ruhumun, edebiyat zevkimin inceldiğini, hayat dokumun zerafetle dolduğunu, güzelleştiğini, saflaştığını söyleyeceğim. söylesem de yalan olmaz gibime geiyor ya...

swann'ların tarafı hala midemde. yazıyı bitiriyorum; büyüsünün bir kısmını buraya da taşıyarak. romandaki, ilkgençlik anıları üzerine bir cümle benim kitap hakkındaki görüşümün de sadeleşmiş bir ifadesi sayılabilir:


"O dakikaları şimdi düşündüğümde, hiçbir yere varmasalar da kendi içlerinde büyülü dakikalar olarak görüyordum."



ek: yapı kredi yayınları, roza hakmen'in çevirisi

[[MetaL.countess]]

jean paul sartre, iş işten geçti

[Mahlas_Kafkef]

dango niye o kadar yorum yapıyon ki.kitabn hepsini yazmışınxD

oxford cinayetlerini okudum

[colt]

sen de biraz yorum yap veysel, şu haliyle kitabın sadece ismini görmek bende hiç okuma isteği uyandırmıyor doğrusu. ne anlatıyor bu oxfort cinayetleri, örneğin modern dünyada geçiyorsa hiç ilgimi çekmez, ama 17.yy İngilteresinde geçiyor deseydin açıp yorumlara bakabilirdim, ya da ilk gittiğim kitapçıda bulup arka kapak yazısını okurdum. değil mi?

hmm en son Tante Rosa'yı okudum Sevgi Soysal'dan. erkek olarak doğmayan birey, toplumun kadına yüklediği rolü mü oynamalı; yoksa doğaçlama yapıp toplumda kendi rolünü mü bulmalı? bu konuyu irdeleyen bir kitap Tante Rosa. içindeki kısa hikayeler az çok birbiriyle bağlantılı, bu da ona bir roman havası veriyor. karakterin toplumdaki yerini arayışı, düşüşleri, kalkışları, duyguları, hayalleri ve o inanılmaz mantığı, yaşama tutunuşu, herşeyiyle mükemmel bir karakter tasarımı. kendi toplumsal ve cinsel varlığının bilincine varmak isteyen her kızın okuması şart bence..
şöyle diyor arka kapakta "o bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır."

[magical mystery dango-san]

dango niye o kadar yorum yapıyon ki.kitabn hepsini yazmışınxD

oxford cinayetlerini okudum

e sen de kitabın yazarını bile yazmamışsın be kardeşim

hem bu başlığı uzun uzun yorum yaparız diye açmıştım ben aslında zaten. ayrıca Swann'ların Tarafı çok güzel bi kitaptı hak ediyo ilk fırsatta ikincisini de okuycam inşallah *_*


@colt: hmm ilgimi çekti bak bu kitap, gerçi hikayeyle çok aram yoktur ama unutmazsam bununla ilgilenebilirim...

[magical mystery dango-san]

ahahahahah! annemler doğum günü hediyesi olarak ikincisini almışlar zaten

marcel proust -Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde --ne isim ama daha başlamadım gerçi neyse kirlilik yapmıyım bari burda.

[Mahlas_Kafkef]

ayıp ettin sen iste yazarım Guillermo Matinez yazarın adıxD.kendisi arjantinli bir matematikçi.kitap polisiye adından anlaşılacağı gibi katil her öldürdüğü kişi için matematiksel semboller bırakıyo vs.dango kadar uzun anlatamasam da işte böyle

[magical mystery dango-san]

Mezardaki Mumya.

ismin çağrışımlarına kanmayın minna, düşündüğünüz gibi bişey değil. dün yolum taksimdeki sahaflar çarşısına düşmüştü, gezinip kitaplara bakıyordum, istanbulda oturanlara da tavsiye ederim bu arada, en son Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'yle Foucault'nun Bu Bir Pipo Değildir'ini almıştım -ki Michel Foucault'yu 3 liraya verdiler hohhohoho!!!- ve eve döncektim ki amanin! bir de ne göreyim! bir yere üst üste yığmışlar, bu serinin kitaplarını, en üstünde de MEZARDAKİ MUMYA!!! hemen bi flashback yaşadım:

----flashback başlar----

dango-chan henüz birinci ya da ikinci sınıfa giden mini mini bi çocuktur. babası öğretmendir ve ikisi aynı okula gitmektedirler. sonra bir gün babası gelir ve der ki "hohoooo, dangooo, bak çok güzel bi kitaptan bahsettiler, adı da mum muydu mezar mıydı neydi"-babam için mumya kelimesini hatırlamak neden bu kadar zordu bilmiyorum-"sana da alayım mı?" dango da der ki "bilmem güzel mi?" kısa süre sonra babası elinde kitabın siyah beyaz bi fotokopisiyle çıkagelir -tamam kitabın resimleri de siyah beyaz zaten ama berbat bi fotokopi kalitesiydi, babam kitabın orijinalini bulamayıp arkadaşından çektirdi mi yoksa satın alması çok mu zor geldi bilmiyorum artık- "yeaaa baba ben mumyaları sevmem kiiiii!" çocuk işte önyargılı. halbuki şimdi nasıl da seviyor. neyse işte, bu kitap özel bi kitaptı, çünkü ana karakteri sendin, ilk seçeneğe gelene kadar okuyordun, sonra sözgelimi El Feza'nın adamını atlatmak için çöle gidebiliyor ya da önce otelde dinlenebiliyordun. böylece gayet hoş bir macera yaşıyordun.

--flashback sonu----

o anda bu incecik kitapla yaşadığım saadet dolu anlar bir bir gözlerimin önünden geçti. daha sonra ne çok okumuştum bu gibi kitaplardan, dinozorlar günü olsun, hazine adası olsun, zaman tüneli olsun, daha adını hatırayamadığım on milyon tane böyle kitap olsun.... sonra o zamanlar her beğendiğim kitapta yaptığım gibi bunlardan bir tanede ben yazmaya kalkmıştım ve dosya kağıdı ve boya kalemlerimle koyulmuştum işe T___T her neyse sonra koştum aldım, hem de tanesi 1 liraymış hohhhohohohoho!!! -----nirvanaya ulaşır----
ama annem "kızım çok para harcadık yeter bi tane alıyosan al, başka olmaz" dedi. ------geri dünyaya düşer---- her neyse, cidden çok harcamıştık o gün ve başka planlarım olduğu için paramı saklamak zorunda kaldım. ama bir gün gelecek onların hepsine sahip olacağım ---çok hırslandığı için bu kez cehenneme gider--- neyse işte, dün bu kitabı tkrar okudum böylece minna.

zaten çok uzun oldu, hadi güle güle.

[Mahlas_Kafkef]

az daha mesajını siliyodum dango

ben de en son sıcak su müziğini okudum bukowski'den.ne denir ki bukowski sonuçta.yine alt kültürün harika ustası yine serseri yaşam.bukowski bu öykü kitabında hapishanedeki anılarından ,tabi ağırlıklı olarak yine kadınlar ve bar maceralarından bahsetmiş.

[LuluNatu]

@dango-san: Kitabı anlatacağına hikaye yazmış anca ama eğlenceli bi yazı olmuş. Yalnız hakkaten babamla o olay yaşandı mı ya babam gidecek ve fotokopi kitap getirecek? Şiddetle kınıyorum onu şu an.

Neyse, Mezardaki Mumya'yı ben de okudum. Seçimlerde çok kararsız kaldım ya, hele de Dottie teyze aşağı yuvarlanıp düşünce yanında mı kalsam yardım mı çağırsam bilemedim, sonra gerçek hayatta olsam yardım arardım muhtemelen diye düşünüp gittim ve al sana yılanlı kapı mı çakallı kapı mı diye başka bir soru xD böyle kumar oynamayı da hiç sevmem zaten, çok şanssızımdır ki yanlış kapıyı seçmişim

neyse güzeldi ya, çok inceydi ama şöyle kalın hayvan gibi bir kitap lazım böyle seriler için.

edit: Veysel, bilerek mi yapıyosun anlamadım ki xD

[Mahlas_Kafkef]

Gülün Adı'nı okudum ben biraz önce bitti.Cidden çok garip bir kitap öncelikle tavsiyemdir.Umberto Eco'nun açıklamarı vs. hariç 590 küsür sayfa.Kitap'ta 1327'de İtalya'da işlenen bir cinayet konu edilmiş.Ama sonu çok etkileyiciydi.

[magical mystery dango-san]

ay ya onu okumayı çok istiyorum ben de...

ben de yazmıyorum buraya bayadır. en son ne okudum?

michel foucault- bu bir pipo değildir

selahaddin hilav'ın çevirisinden, yky yayınları. foucault magritte'in bu bir pipo değildir resmi ve bazı başka resimlerini inceleyerek ressamın dil ve gerçeklik arasındaki bağa dair düşüncelerini, daha doğrusu tavrını deşmiş. foucault, magritte'in bu dil-gerçeklik ilişkisinin altını kazarak resimde kendini gösteren bu bağlantıyı yok etmeye çalıştığını ileri sürüyor. yalnız dili biraz ağırdı bir yerden sonra anlama düzeyim düştü yine de insana yeni bir ufuk kazandırıyor. ve çok ince, 50-60 sayfa kadar anca.

[Mahlas_Kafkef]

Oku dangocuk tabi.Bu kitabı okuduktan sonra insan çoğu romandan tat alamıyor.Biraz daha deyineyim ben.Bu kitap Hristiyan tarikatları hakkında da epey bilgi verdi.Örneğin kitabın kahramanı İsa'nın ve kilisenin yoksulluğunu savunan Fransisken rahibi sorgucu William(filmde kendilerini sean connrey canlandırmıştır)'dır.Aynı şekilde zenginliği savunan bir Benedikten manastırına bir toplantı için gönderiliyor.Ve cinayet.Kitabın sonunda şaşıp kaldım.İnsan vay be demekten kendini alamıyor.

Dün gece Uçurtma'yı Vurmasınları okudum.Filmi de güzeldi kitap da.Kitap da annesi hapishanede olan küçük Barış olayları mektup şekliyle anlatıyor.99 sayfacık bir şeydi zaten.